Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kampanyaları

2000’li yıllara gelindiğinde KESK’li kadınlar, önemli bir bilgi, deneyim biriktirmişlerdi. 8 Mart’larda büyük mitingler örgütlemekteydiler. Bağımsız kadın hareketi ve feminist akademisyenlerle geliştirdikleri iletişim  ve uluslararası sendikal örgütler ile kurdukları ilişkiler,  kadınları sendikaları içinde güçlendirmiş, toplumsal cinsiyet eşitliği için stratejiler geliştirmelerine yardımcı olmuştu. 1998 yılında gerçekleştirdikleri Kadın Kurultaylarında kamu emekçisi kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları saptamışlardı. Bu sorunların ortadan kaldırılması için eşitlik kampanyaları düzenlenmesi kararı almışlardı.   

İlki 2001 yılında örgütlenen kampanyalar, bu birikimin ürünü olarak ortaya çıktı ve birden fazla işlev gördü. 

Sendikalar, kadınların sendikal katılımının ve eşit temsilinin önemini fark ettti. Kadınlar, sendikal örgütlenmenin önemini fark etti ve sendikalara güvenleri arttı.  

Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin temalar, işyerlerinde görünür, konuşulur oldu. 

Kampanya etkinliklerinde, örgütlenme ile sokağa çıkma ve eylem yapma  birlikte yürüyordu. Kitlesel basın açıklamaları yapıldı, postanelere gidip parlamenterlere topluca mektuplar gönderildi. Pantolon eylemi gibi, ülke genelinde gündem olan eylemler gerçekleştirildi. Çalışan kadınların eşitlik taleplerine ilişkin kamuoyunda da duyarlılık yaratıldı.

Kampanya temalarına ilişkin paneller, seminerler, atölye çalışmaları düzenlendi. Böylece kampanyalar aynı zamanda eğitim işlevi de gördü.  

Kampanyaların sonucunda doğum izinlerinin uzatılması veya pantolon yasağının son bulması gibi somut kazanımların elde edilmesi, kamu çalışanı kadınların sendikalara olan ilgisini arttırdı, sendikaların kadın üye oranı arttı.  

KESK içinde de toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin farkındalık yaygınlaştı. 

Kampanyalarda genel olarak kamu kurumlarında cinsiyet eşitliğini sağlayacak talepler geliştirildi. 

Bu da kampanyaların etkisinin daha geniş bir alanda hissedilmesine yol açtı. Örneğin, Eğitim Fakültelerinin ders programlarına, öğretmenlerin meslek içi eğitimlerine, ilk ve orta dereceli okulların Müfredatının, toplumsal cinsiyet eşitliğini dikkate alarak hazırlanması gibi talepler dile getirildi.

Kampanyaların yarattığı sinerji, prensip olarak diğer sendikal çalışmaları da olumlu etkiledi. Fakat gene de kampanyalar, esas olarak kadın sekreterlikleri ve kadın üyelerce yürütüldü. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele, kadınların sorumluluğu olarak görülmeye devam etti. 

Kampanyalar, KESK’li kadınların bağımsız kadın örgütleriyle ve feminist akademisyenler ile ilişkilerini ve işbirliklerini de güçlendirdi. 

Lobi çalışmalarında  deneyim kazandırdı. Kampanyalar sonucunda elde edilen somut başarılar, KESK’li kadınların özgüvenlerini arttırdı. Sendika içinde de eşitlik taleplerini daha yüksek sesle ifade etmeye teşvik etti.  

2001 yılından günümüze değin çok sayıda kampanya düzenlendi. Bunlardan özellikle 2000’li yıllarda gerçekleştirilenler daha etkili oldu. Sonraki yıllarda da yoğun emeklerle ve çabayla önemli kampanyalar düzenlendi. Buna karşın, bunların, öncelikler kadar etkili olmaları sağlanamadı. Bu durum, KESK’in  KESK’in örgütlenme alanını daraltan etkenlerden kaynaklandı:

 Kamu hizmetlerinin özelleştirildi. Sosyal hizmetlerin alanı daraltıldı. 

  • Bir çok kamu kurumu kapatıldı veya istihdamın düşürüldü.
  • KESK’i suçlu göstermeye yönelik operasyonlar yapıldı.
  • Hükümet yanlısı sendikalara sunulan avantajlar, işyeri örgütlenmesini ve KESK’in pazarlık gücünü olumsuz etkiledi. 
  • Ülkenin politik atmosferinin giderek gerilimli ve baskıcı bir hal alması, eşitlik kampanyalarının, etkisini azalttı. 
  • 2010’lu yıllardan itibaren hükümetlerin, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olumsuz tutum geliştirdi. Örneğin kamu çalışanlarının kreş talepleri karşılanmadı, aksine var olan kreşleri da kapatma politikası uygulandı. Kadınların en önemli kariyerlerinin annelik olduğu dile getirildi.

 

KESK’li kadınların yürüttüğü kampanyalardan üç örnek:

Menü POPUP